31 Mayıs 2007

ADALAR POSTASI-114: Vapurlarımız ve AKP...

ADALAR POSTASI / 28 Agustos 2005

Cumhuriyet Gazetesi / 28 Agustos 2005
PAZAR
Orhan Bursalı
obursali@cumhuriyet.com.tr

Vapurlarımız ve AKP

Kabataş'ta katamaran yerinde durmuyor... Deniz var. Karaya verdikleri kapak alçalıp yükseliyor, ileri-geri hareket ediyor. Deniz, katamaranla oyuncak gibi oynamakta... Biraz daha, dalgalı denizde havlu atacak ve yolcular da Adalar'a modalara (kahvehane yaptılar), Bostancı'ya, Kadıköy'e, Boğaz'a gidemeyecek...

AKP'li İstanbul Belediyesi, Şehir Hatları 'nı devraldıktan sonra hızla vapurlarımızı devreden çıkarma çalışmalarına başladı. Melih Aşık yazdı, Boğaz vapurları artık Çengelköy'e kadar gidiyor, yolcular oradan motorlara dağıtılıyormuş. Konuyu izleyen gazetecilerden Funda Özkan da ihale ile İstanbul'a iki tane yeni katamaranın geleceğini duyurdu.. Behiç Ak , koltuğunun altında ''Vapurumu vermiyorum!'' afişleri ile dolaşıp duruyor.. Çiğdem Tugay , Adalarla ve vapurlarla ilgili gelişmeleri elektronik listesine gönderiyor...

Vapurumu vermiyorum , kampanyasıyla oluşan büyük kamuoyu ve medya baskısı karşısında belediyenin ilgili yöneticileri, ''Vapurları kaldırmıyoruz'' demesine rağmen, bildikleri yolda son hızla ilerliyor..

***

AKP'lilerin üç noktada tutumu 'nun altını çizmek gerekir:

Birincisi, yerellik konusundaki büyük palavracılıkları ortaya çıktı. Ankara'daki ''merkezi yetkileri'' yerel yönetimlere devretmek çabaları, liberal çevrelerden büyük destek almıştı. Biz de burada, niyetleri yerelin sesine kulak vermek değil... Ankara'dan ''Merkezi Cumhuriyet'' in kontrolündeki yetkileri, İslam kültürünün ''seçkin'' yerel yöneticilerine devretmektir, demiştik.

Şimdi vapurlar konusunda ''yerel'' in bu kadar sesi çıkmasına rağmen, katamaran yolunda şaşmadan ilerlemeleri, bu görüşü doğruluyor..

İkincisi, paranın kokusu konusunda müthiş hassas olmaları... Özellikle yüksek miktarlarda ve pahalı alımları seviyorlar. Türkiye'nin ekonomik durumuna göre davranan bir davranışları yok. 100 milyonlarca lira harcayarak katamaranlar alıyorlar.

Oysa vapurlarımızın hem de yenilerinin 5-10 milyon dolara İstanbul'a kazandırılabilecekleri, eskilerin elden geçirilip hızlandırılabileceği.. açıklandı.

Şüphesiz deniz otobüsleri İstanbul'a gerekli.. Ama bunlar pahalı işletmeleri olan araçlar. Vapurları öldürmeden, vapurların yerlerine onları koymadan, bir seçenek olarak İstanbul'a hizmet vermelerinden memnunuz. Fakat belediyenin anlayışı, giderek vapurları nostaljik araçlar düzeyine düşürmek.. müzelik yapmak... Sultan kayıkları gibi..

Peki denizlerimizi katamaranlaştırmada bu ısrar neden? Diyelim ki ihtiyacımız var! Neden tek satıcı? Neden uluslararası ihaleye çıkılmıyor, istediğimiz özellikte katamaranlar için teklif almıyoruz, rekabet ortamı yaratmıyoruz, koşulları kendi yararımıza iyileştirmiyoruz? Bu şirket, diğer ülkelere katamaranları kaça sattı?

Bu şeffaflık olmayınca paranın kokusu seçeneği devreye giriyor... 120 milyon dolarlık katamaranların doğrusu büyük rant getirisine ilişkin söylentiler kol geziyor.. Ucuz ve yerli üretim vapurlarımızın sıfır rantı, onların ölüm fermanlarının imzalanmasının temel nedeni mi?

***

Üçüncüsü, AKP'nin üretici değil tüccar tutumu... Alım satım, ticaret, komisyonculuk vb... yönetici kesimin esas karakteri... Tepeden tırnağa neredeyse! Erdoğan, en büyük kişisel parasını ''distribütör'' lükten kazandı... Tabii yarattığı siyasal hareketi de, gücünü ve ani atılımını İstanbul Belediyesi'ne borçlu..

Türkiye'de yeni iş sahaları açmak zorundayız... Bu ülkenin beyinleri, hayatlarını dış ülkelere satarak kazanmak zorunda kalmamalı.. Tersaneler açılmalı durmadan... Gemiler tasarlanmalı, üretilmeli... Böyle büyük, üretici beyinsel güç odaklarını yaratmak zorundayız, onları hatta uluslararası düzeylere yükseltmeliyiz.

Devlet ve belediyeler, ihtiyaçlarını gidermede önceliği, her zaman ülkemizin üretici güçlerinin gelişmesine vermek zorundalar.. Bu ülkenin insanları, yöneticileri olmalarının en belirgin anlamı buradadır.. AKP öyle mi?

Burada tasarlayabileceğimiz, üretebileceğimiz her şey, burada yapılmalıdır.. Başka ülkelerin gelişmiş teknolojilerine, beyin güçlerine yetişmemizin yolu budur.

Belediye, devlet, kamu yöneticileri kime hizmet edecekler? Gelişmiş ülkelerin teknolojilerinin daha da gelişmesine, zenginliğinin artmasına mı, yoksa ülkemizde durmadan yeni ve gelişkin iş sahalarının açılmasına mı?

AKP, küresel liberal düzenin uydusu ve aracı olarak, iktidarıyla, yerel yönetimleriyle bu ülkeye kötülük ediyor!..

Vapurlarımızı vermiyoruz!..

Bu sadece vapurlarımızın kuğu gibi İstanbul'a yakışmalarıyla ilgili bir mesele değil...