23 Mayıs 2007

ADALAR POSTASI-55: Umut!

ADALAR POSTASI / 24 Haziran 2005

Cumhuriyet 24.06.2005

KEDİ GÖZÜ

VECDİ SAYAR

Açılımlar ve Umut

Van ve Hakkâri'den sonra İstanbul'a uyum sağlamaya çalışırken Van'dan gelen haberlerle sarsıldık. Neyse ki, dün üzerimizdeki karamsarlık bulutlarının bir ölçüde dağılmasına neden olan bir deklarasyon geldi. Geçen hafta Türk aydınlarının yaptığı barış çağrısına Kürt aydınları yaptıkları açıklamayla destek veriyordu. Aralarında, çok sayıda dostumun imzasının yer aldığı deklarasyonda, son günlerde yoşunlaşan çatışma ortamından duyulan derin kaygı dile getirildikten sonra, ''Artık insanımız ölmesin. Barış içinde adil bir yaşam sürelim'' deniliyor.

Değerli yazar Tarık Ziya Ekinci 'nin okuduğu açıklamada silahlı eylemlere derhal ve önkoşulsuz son verilmesi isteniyor. Bu arada, hükümetten de ''kalıcı barışın sağlanabilmesi ve herkesin demokratik hayata katılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi'' talep ediliyor. Bu, uzun süredir özlemini çektişimiz bir açılım. Kürt aydınlarının şiddet karşısında net bir tavır takınmalarının, Türkiye'nin ilerici ve demokrat güçlerinin sürdürdükleri mücadeleye önemli bir güç katacağı kuşkusuz. Dileriz, aklıselim tüm taraflara egemen olur ve Kürt aydınlarının önerdiği Sürekli Barış İzleme Komitesi'nin bir an önce hayata geçirilmesi sürecinde Türkiye'nin tüm aydın kesimleri, bu arada sanatçı dostlarımız üzerlerine düşen görevleri üstlenirler.

Aydınları karalamanın moda olduşu şu 'post-modern' günlerde, Türk ve Kürt aydınlarının Kürt sorununun çözümü için el ele vermeleri önemlidir. Son günlerde umutlarımızı güçlendiren başka aydın hareketleri de art arda geliyor. Sivil toplum girişimleri, yaşadıkları hayata ilişkin itirazlarını, taleplerini dile getiriyorlar. Elbette, her biri küçük bir grubun öncülüğünde başlıyor. Ama, haklı gerekçelere dayanan bir hareketse çığ gibi büyümesi kaçınılmaz. Yeter ki, kitlelerin üzerine beylik 'resim' ler ve alışılmış sloganlarla gidilmesin. Sivil hareketlere yakışır bir naiflik ve samimiyet içersin gerçekleştirilen eylemler... Son zamanlarda bu yönde umut verici pek çok adım atıldı. Hafta başında, Behiç Ak dostumuzun öncülüğünde başlatılan 'Vapurlarımızı Vermeyeceşiz!' başlıklı imza kampanyası, İstanbul'un en önemli simgelerinden biri olan vapurların kaldırılarak yerine hızlı ulaşım araçları konma niyetine karşı çıkıyor. ''İstanbul'un güzelliklerini fark etmeyip gittikleri zengin Arap şehirlerindeki çöl yaşamının kapalı gökdelenlerine, otoyollarına, oransız binalarına hayran kalanların, Haliç'e yüz metre yüksekliğinde boynuzdan köprü yapmaya, Süleymaniye Camisi'nin altına altı şeritli otoyol sokmaya çalışanların, kıyıları otogarı andıran çirkin iskelelerle donatıp tek deniz ulaşım alternatifi olarak deniz otobüslerini dayatanların, güzel İstanbul'u çölleştirmesine duyarsız kalmak istemiyoruz!'' diyen deklarasyonda imzası bulunan pek çok aydın, hafta ortasında Haydarpaşa'da bir başka eylemde buluşmuştu.

Bu kez, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi'nin öncülüğünde bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, işçiler ve aydınlar Haydarpaşa'yı bir ticaret ve kültür merkezi yapmak ve arkasına yedi gökdelen dikerek Anadolu yakasının silüetini gözden çıkaran rantçı zihniyete karşı sesini yükseltiyordu. 3. köprüye karşı gerçekleştirdikleri eylemlerle, yöneticileri gerileten Arnavutköy İnisiyatifi'nin, Gazhane'yi bir kültür merkezine dönüştürmek için kamuoyu yaratmaya çalışan gönüllülerin ve İstanbul'un daha pek çok semtinde, yaşadıkları ortama sahip çıkan sivil girişimlerin çabalarını övgüyle anmak isterim. Önümüzdeki dönemde, tüm bu hareketlerin bir sinerji yaratması, kentin tümünü ilgilendiren konularda ortak bir tavır geliştirme şansının doğması beklenebilir. Bu arada Türkiye Sosyal Forumu'nun kurulmakta olduşu müjdesini de vermek isterim. Umudum o ki, Türkiye Sosyal Forumu, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yaşamına ilişkin yaşamsal sorunlara ilişkin düşünce üretip eylemler örgütlerken, kentlerimizin geleceğine de sahip çıkar.

Sivil girişimlerden söz açılmışken, bugün İstanbul'da gerçekleşen çok önemli bir toplantıyı nasıl unuturum. Irak savaşı sırasında tüm dünyada oluşan ve ülkelerin siyasi kararları üzerinde etkili olan savaş karşıtı hareketin bir ürünü olan 'Irak Dünya Mahkemesi' nin son aşaması önümüzdeki üç gün boyunca İstanbul'da tarihi Darphane binasında gerçekleşecek. Bu toplantıya emeği geçen Barış Girişimi ve BAK (Barış ve Adalet Koalisyonu) aktivisti tüm arkadaşlarımı gönülden kutluyor, dünyanın dört bir yanından İstanbul'a gelen aydınlara hoş geldiniz diyorum. Dünyanın gözü kulağı İstanbul'da olacak şu üç gün boyunca. Ortadoğu'yu diledikleri gibi 'design' etmeye çalışan güçlere karşı onurlu bir ses yükselecek tarihi yarımadadan.

Söze başlarken, bir başka açılımdan, Uluslararası Plastik Sanatlar Birliği'nin geçen hafta İstanbul'da gerçekleşen Avrupa kongresi nedeniyle Pera Müzesi'nde Mehmet Güleryüz 'ün başkanlışında UPSD'nin düzenledişi 'Genç Açılımlar' sergisinden bahsetmeyi düşünüyordum. Ama açılımlar çok, yerimiz dar ne yazık ki... Haftaya devam ederiz.

vecdisayar@yahoo.com