ADALAR POSTASI-27: Istanbul'a Damga Vurmak!
ADALAR POSTASI / 24 Mayıs 2005
Burgazada sakinlerinden Mukaddes Orçun tarafindan Adalar Postasi'na ulastirilan yine Burgazada sakinlerinden Kemal Turgut’un “Istanbul’a Damga Vurmak” baslikli yazisini yayimliyoruz.
“İSTANBUL’A DAMGA VURMAK!”
Anakent Belediye Başkanı, uzun bir süredir İstanbul’a damgasını vurmaya kararlı görünüyor. Zaten şu son 20-30 yılda, birçok kişi ve kuruluşun buna kalkıştığını biliyoruz. En çarpıcı örnek,“Dalan dönemi”...
Yeni Belediye Başkanı, mimarlık tahsili yaptığını öne sürerek kendini bu işte yetkin görüyor. Unuttuğu şey, kentimizin geçmişinde Mimar Sinan, Balyan Ailesi, Mimar Kemalettin gibi pek çok saygın usta var! Mimarlık eğitimi almak ise tek başına pek bir şey ifade etmiyor. 1950’lerden sonraki çarpık kentleşmeye yol açan kentsel düzenlemelerin tümünün altında hem çizimleri yapan, hem de Belediye adına onaylayan olarak “mimar imzaları” var!
Başkan’ın, İstanbul limanının girişini süslemesi öngörülen bir heykelle adını ölümsüzleştirmek isteği ise kanımızca gereksiz. Zira, İstanbul’un dünyaca ünlü silueti Aya Sofya, Sultanahmet, Kız Kulesi, Galata Kulesi gibi birçok simgesi var. Tabii, kentimizle özdeşleşen Şehir Hattı vapurları ve Adaları ve o Adaların faytonları (at arabaları) var. Yıllar önce, hızlı ulaşım adına Norveç’ten ithal edilen deniz otobüsleri, kış ayları dışında yılın büyük bir kısmının bahar havasında geçtiği kentimize uygun olmamaları bir yana sahillerimizde çirkin, kaba iskeleleriyle de sakillik yarattılar. Ama anlaşılan, Norveçli üreticiler de, bizdeki alıcı pozisyonundaki yetkililer de bu işten memnun kalmışlar ki, şimdi halkı yaz-kış kapalı ortamda yolculuk yapmak zorunda bırakacak yeni vapurlar alma girişimine sıvanıyorlar. (Kişisel olarak ben Deniz Motorları’nı tercih edeceğimi söyleyebilirim). Yalnız merak ettiğim, Belediye, bu eski simge vapurları seferden kaldırarak yerine soğuk kuzey ülke araçlarını sefere koyduktan sonra Haydarpaşa açıklarına veya Sivriada’ya yaptırmayı planladığı heykeli diktikten sonra Kız Kulesi ve/veya Galata Kulesi’ni de bir şekilde ortadan kaldırmayı düşünüyor mu? Ya da bir kent yönetimi olan ancak kent kökenlilerin artık azınlıkta bulunduğu Adalar Belediyesi , SİT kurallarını çiğnemek yoluyla akülü araçları kullanıma sokarak at arabalarını (faytonları) kaldırmayı tasarlıyor mu? Viyana’da, New York’ta ve daha birçok kentte çalıştırılan faytonlar oralarda hiçbir kirliliğe sebep olmuyor. Araba, aynı araba, at aynı at fakat arabacılar ve onları denetleyenler aynı değil. Değil mi?
SONUÇ: Anakent Belediye Başkanı, mimarlık mesleğini, yalnızca İstanbul’un tarihi ve geleneksel değerlerini koruma yönünde kullansa, İstanbul’a damgasını vurmuş, dahası ismini ölümsüzleştirmiş olur.. Zira, kent kökenli nüfusun azınlıkta kaldığı İstanbul Belediyeler’inin “çoğunluğun talebini karşılama” ve rant paylaşımı kaygıları dolayısıyla İstanbul kenti, zaten yeterince tehlike altında. Anakent Belediye Başkanı’mızdan, “mimarlık mesleği”ni bu yönde kullanmasını bekliyoruz.
Kemal Turgut - Burgazada