22 Mayıs 2007

ADALAR POSTASI-14: denizyollari belediye'ye geçince...

ADALAR POSTASI / 16 Mayıs 2005

Oral Çalışlar, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki Sifir Noktasi adli kösesinde bugün (16 Mayis 2005) “Denizyollari Belediye'ye Geçince” baslikli bir yazi yazmis. Okudunuz mu? Yazi ilgili sayfadan kopya ile asagida ve de Türkçe karakterlerin okunamama güçlügü düsünülerek Word formatinda ekte!

Peki bu konuda bizlerin elinden ne gelir? Haydi vapuru kaçirmadan harekete geçelim! Istanbul siluetinin bir simgesi olmasinin yani sira deniz ile rüzgarin sesiyle kokusuyla o sahane manzara içinden ferah feza yolculuk yaptigimiz, hani pek çok da yol arkadasi kazandigimiz bu vapurlara veda etmek istiyor musunuz? Yoksa ense manzarali, havasiz kapali kutularla mi yolculuk etmek istiyorsunuz? Tüm bunlari hiz ugruna mi feda edeceksiniz? Oysa ki varolan vapurlarin hizi degil asil sorunumuz. Vapur seferlerinin geregince düzenlendigini mi düsünmektesiniz? O akilsizca tarifeleri hazirlayanlar suçu neden bu emektar vapurlara yüklüyorlar?

Fenerbahçe Vapuru ile indim geçenlerde Ada’dan sehre... O yolculugun görüntüsü, film sahnesinden bir kare gibi isledi bellegime... O güzelim gemiyi getirdikleri hale ragmen Fenerbahçe’de yolculugun tadina doyamadim. Bir vapur arkadasimdan geçenlerde bir sabah Fenerbahçe ile son yolculukta kaptanla vedalastiklari haberini aldim. O güzelim Fenerbahçe vapuru tersaneye çekilmis. Belediye tarafindan turistik (!) amaçli eglence gemisi olarak çalistirilacakmis! Sehrin tadina varmak için turist olmak mi gerekiyor Istanbul’da!

Bir rehber arkadasim geçenlerde karsiladigi bir turistin, on yil önce Istanbul’a dair belleginde öncelikli kalan izle, Istanbul’a ayak basar basmaz: “O tahta vapurlar duruyor mu?” diye sordugunu anlatti! Turiste göre Istanbul deyince akla vapurlar gelirken bizimkilerin aklina turistik deyince neler neler geliyor! Aklimiza sasmak gerekmiyor mu sizce de!

Musamba örtüler, o tuhaf büfeler, firfirli perdeler, lambriler, yamali koltuklar ile gecekondulara döndürdükleri o güzelim vapurlar... Gelin ne idi, ne oldu, ne olmaliyi tartisalim. Vapuru kaçirmadan vapurlarimiza sahip çikalim!

ADALAR POSTASI, vapurlar mevzuunda desteginizi ve önerilerinizi bekliyor...


...............................................
Cumhuriyet 16.05.2005

oralcalislar@cumhuriyet.com.tr

Denizyolları Belediyeye Geçince...

''Geçmişi geleceğe taşıyoruz'' diyor Büyükada İskelesi'ne asılmış afiş. ''Nereden Nereye? (1843-2005)'' diye soruyor İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) İşletmesi. Bir başka afişte ise şunlar yazılı: ''Çift kürek, tek yürek. Hizmete devam.''

İstanbul'da Denizyolları'na ait gemiler İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne geçti. Bundan böyle İstanbul'un deniz ulaşımı bütünüyle yerel yönetimler tarafından düzenlenecek. Sözünü ettiğim afişler, yalnızca Büyükada İskelesi'nde değil, şehrin bütün iskelelerinde asılı.

Bu afişlerde iki de fotoğraf yer alıyor. Fotoğrafın birisi hafif loş bir ışıkta çekilmiş. Karanlıkta geleneksel bir Şehir Hatları vapuru görülüyor. Diğer fotoğraf ise mavi ve parlak zemin üzerinde bir feribot. Pırıl pırıl görünüyor.

Bu iki fotoğrafa ve söz konusu sloganlara bakınca ne düşünürsünüz? Biz Adalılar şöyle düşünüyoruz: Karanlık ve loş ışıkta görünen geleneksel Şehir Hatları vapurları gidecek ve bizi geleceğe o ''parlak'' hızlı feribotlar taşıyacak.

****

İDO yöneticilerine sorarsanız, ''Hayır, eski gemiler de korunacak'' diyorlar. Ortada dikkat çekici, en azından şüphe uyandırıcı bir durum olduğu inancındayız. Geleneksel İstanbul gemileri, karanlığın ve yavaşlığın sembolü. O zaman ne yapmalı? Bunları ortadan kaldırıp İskandinav ülkelerinden ithal edilen, her tarafı kapalı hızlı gemileri tercih etmeli.

Geleneksel vapurların yavaş olduğu bir gerçek. İnsanlar adalara daha hızlı gitmek istiyorlar, bu da gerçek. Ancak insanlar her tarafı kapalı, insanı bir karanlığın içine gömen ve tipik İskandinav özelliklerini taşıyan gemileri neden istesinler ki! Türkiye bir Akdeniz ülkesi. Türkiye, güneş ve ışık ülkesi. İstanbul'un adalarını görmeye gelen, orada yaşayan insanlar da buraya güneş ve ışık için geliyorlar.

***

Türkiye bir Akdeniz ülkesi. Akdeniz'e kıyısı olan Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin yakın ulaşım gemilerini örnek almak yerine hiç güneş görmeyen İskandinav ülkelerinden gemi örnekleri almak ne kadar doğru? Kaldı ki İsveç'te, Hollanda'da şehir içinde kullanılan gemiler de buraya ithal edilen kapalı gemiler gibi değil.

Adalara ulaşım konusunda yapılacak çok şey olduğu bir gerçek. Örneğin bir büyük vapurun, Sirkeci'den önce Kadıköy'e, ardından bütün adalara uğradıktan sonra Büyükada'ya gelmesi ulaşımı çekilmez hale getiriyor. Çünkü böyle bir yolculuk hem çok kalabalık oluyor hem de çok uzun sürüyor.

Bunun yerine Büyükada ve Heybeliada'ya ayrı, Kınalıada ve Burgazada'ya ayrı seferler yapan bir gemi konsa bu sorun çözülecek. İşe gidip gelen insanların daha hızlı işlerine ulaşmaları için böylesi çözümler mümkün.

***

Son dönemde geleneksel ada vapurları insanları canından bezdirir bir tarifeyle çalışmaya başladı. Seferler az, vapurlar küçük ve yavaş. Sanki ''Lanet olsun bu vapurlardan, gelsin kapalı deniz otobüsleri'' dedirtmek isteniyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş eski bir İstanbullu. Geleneksel gemilerin ne anlama geldiğini en iyi o bilir.

Kimse iki buçuk saatlik bir yolculuk sonunda adaya gelmek istemiyor. Ancak tamamen kapalı, karanlık gemileri de isteyen yok. Kentin bütün büyüsü bozulur. Eski gemiler mutlaka korunmalı, hızlarını arttıracak önlemler alınmalı. Daha pratik çözümler üretilmeli. Ancak geleneksel gemiler fotoğrafta gösterildiği gibi karanlığı değil, tam tersine güneşi, denizi ve ışığı simgeliyor. Burada bir yanlışlık olduğu kesin.

***

İstanbul'da nasıl bir deniz ulaşımı yapılacağı üzerinde biraz daha düşünülmesi gerekiyor. Geleneksel vapurları ortadan kaldırmak kabul edilebilir bir şey değil. Adalara gelince; buraya ulaşım için daha pratik tarifelere gerek olduğu bir gerçek. Bu konuda ciddi bir araştırma yapılmalı, danışma yapılmalı.

Deniz ulaşımı İstanbul'un geleceği için çok önemli. Belediye geriye dönülmeyecek kararlar almadan önce, bir de Venedik, İtalya, Fransa örneklerini incelese iyi eder.

Geçmiş geleceğe, ancak geçmişteki zenginliklerle birlikte taşınabilir. Yok ederek değil.